Her şeyi hatırlıyorum; öyle bir hatırlama hali ki bu iliğime kemiğe bulaşmış sanki. Bir parçam olmuş benimle gidiyor gittiğim her yere, benimle nefes alıyor benimle yaşıyor. Önceleri yaşamamalı gibi geliyordu, oysa şimdi anladım ki yaşaması gerekiyor. Çünkü en az benim kadar gerçek; bu acı her zerresiyle çok gerçek. “Asrın Felaketi’’ diyorlar yaşadığımız şey için ama…
Her şeyi hatırlıyorum diyemem ama çoğu şeyi hatırlıyorum. İnanılmaz zorlu geçen günler, aylar… Şimdi de yıl diyeceğiz artık… 6 Şubat Depremlerinden önce bir özel okulda çalışmaktaydım ve arkadaşımın ofisinde danışanlarımı almaktaydım. 5 Şubat gecesinde sabah paylaşacağım gönderiyi ve işe gidip öğrencilerimle sarılmayı hayal ederek uyudum. Ta ki 04.17’ye kadar. 04.17’de başlangıçta hafif olan depremle uyandım…
“Yalınayak Kendimizi Soğuk ve Karanlık Geceye Attık"
Nasıl başlasam nereden girsem konuya bilemiyorum. Çok defa yazıp sildim… O an gördüklerim, duyduklarım, hissettiklerim ağır geldi sayfalara sanırım. Ama unutmamak hatırlatmak için son defa yazıyorum…
Ben İpek Yeşilkaya Ersöz. Deprem olduğunda henüz 5 aylık anneydim. Antakya Güçlendirilmiş Göçmen Sağlığı Merkezi’nde psikolog olarak çalışıyordum. Deprem sabahı son kez…
Kaldırım Taşlarının Altında
Memleketin iki ayrı yerinden ayrı zamanları anlatmak istiyorum. Aynı gibi görünen ben’in başka vakitlerde ve mekanlarda ne kadar aynı olduğunu ve olmadığını ve hatta olamayacağını anlatmayı deneyeceğim. Bu deneme süresince de değişiyor olacağım. Bu yazıya başlamadan önce aklımda olanla tam da şimdi ve burada zihnimde oluşanlar/değişenler başka başka. Değişim hem bu kadar…
‘’Yerin altından yedi onda yedi
Uyan insanoğlu uyan dedi
Korkunç bir gürültü ile geldi
Her yer can pazarı her yer mahşerdi
Küçük kıyametin merkezi Maraş’tı
Acılar yerden bitti Arşa ulaştı
Feryatların geldiği yer Adıyaman’dı
Ocaklar söndü yürekler yandı
Yıkılan kahrolan Ata emaneti Hatay’dı
Sebebi elden gelip yapılmayanlardı
Sesimi duyan var mı diyen Adanaydı
Çalan sefa…
Zamanı neyle ölçeceğim şimdi? Uzakta denen bir mesafede tanık olmanın bile eksik kaldığı bir haberdarlıkta bana bu olanlar ne kadar zamanda oldu? Ne kadar zamandır ben bir başka benim? Ne kadar zaman aldı bu başka ben ile tanışık olabilmem? Aylarla, haftalarla, günlerle hatta saatlerle bazı rakamlara dönüştürsem geçen zamanı tam olarak ölçebilmek mümkün olur mu?…
Sahi yazmak çok zor değil mi? En son ne zaman bütün samimiyetimle yazmıştım diye düşündüm. 10 yıl olmuş. 10 yıl aradan sonra, duygularımı, hissettiklerimi kelimelere dökmek yazma cesareti değil de nedir?
10 saniye ile hayattayım, hayattayız…
Saniyelerin, saliselerin koca yıllar gibi geçtiği o gece… Sarsılmalar, titremeler, karanlıklar, dehlizler…
Tek kelimeye sığdırmaya çalıştığım o duyguların yoğunluğu…
“Ben geceleri televizyonum açık uyuyorum. Sabah gözümü açtığımda haberleri gördüm. Durumun ne kadar kötü olduğunu göremesem de sahaya gitmemiz gerektiğini anlayarak saniyeler içerisinde yatağımdan kalktım. Afet alanına her zaman birlikte gittiğim babama “Baba hazırlan gidiyoruz” dedim ve hızlıca çalıştığım vakfa geçtim. Ofise gittiğimde arkadaşımızın biri kardeşinin enkazdan çıktığını söyledi. Hataylı bir arkadaşımız ise çok kötü…
Binlerce insanımızı geride, kurtarabildiğimiz bir avuç insanı kaderlerine bırakarak ve bir ömür taşınacak yükü yanımıza alarak ayrıldık Maraş’tan. Oysaki maharet, kimseyi ardında bırakmamaktı…
6 Şubat 2023 sabahı 04.30’da telefonum çaldı. Gece nöbette olan bir meslektaşım, Kahramanmaraş merkezli büyük bir deprem olduğu ancak bölgeden daha ayrıntılı bilgi alamadığı bilgisini paylaştı. Felaket haberlerine verdiğimiz rutin tepki gereği…
1978 doğumluyum. Meslek hayatımda 19. yılımı doldurdum. Eşim ve iki çocuğumla birlikte yaşıyorum.
Depremden sonraki on ikinci saatten itibaren on yedi, on sekiz gün Adıyaman’daydım. Depremin olduğu gün eğitim için Ankara’daydık. Sabah otelin güvenliği kapıyı çaldı: “Siz UMKE'de misiniz? Büyük bir deprem oldu, herkes gitti, size ulaşamamışlar.” 7,7 büyüklüğündeki depremi duyunca Doktor Beyle birlikte sabahın…
Depremden Farklı Şekillerde Etkilenmiş Üç Kişi ile Röportaj
Hazırlayan: Sedanur AYDEMİR
1. RÖPORTAJ: Güllü Dağaduran / Kahramanmaraş
Depremde bir yıkımla karşılaşmadı. Halen aynı evde yaşıyor.
Sedanur Aydemir (S.A.): Daha önce hiç deprem ile ilgili hazırlık yaptınız mı ya da deprem yaşama ihtimalini düşündünüz mü?
Güllü Dağaduran (G.D.): Daha önce depremle ilgili hiçbir hazırlığım yoktu.…
“Deprem olduğunu haberlerden ilk duyduğumuz an haliyle çok üzüldük. Özellikle eşim, 1999 depremini çok yakından hissettiği için, bir an oturduğu koltukta kala kaldı. Önce onu sakinleştirmeye çalıştım. Sonra kendi kendime oraya gitmem, orada olmam gerektiğini düşündüm. Bu arada eşim de 6,5 aylık hamileydi. Cep telefonuma Balıkesir AFAD İl Müdürlüğü’nden bir mesaj geldi. Hatay İskenderun bölgesinde…