Skip to content Skip to footer

”Yazma Cesareti”-Eylül Deniz

Sahi yazmak çok zor değil mi? En son ne zaman bütün samimiyetimle yazmıştım diye düşündüm. 10 yıl olmuş. 10 yıl aradan sonra, duygularımı, hissettiklerimi kelimelere dökmek yazma cesareti değil de nedir?

10 saniye ile hayattayım, hayattayız…

Saniyelerin, saliselerin koca yıllar gibi geçtiği o gece… Sarsılmalar, titremeler, karanlıklar, dehlizler…

Tek kelimeye sığdırmaya çalıştığım o duyguların yoğunluğu altında ezildik, ufaldım aylarca… Geçmedi, hala eziliyorum… Hala en ufak sarsıntıda hatırlatıcı görüntüde, duyguda hala ezilmek, ufalmak, ufacık kalmak istiyorum. Sanki ufaldıkça üzerimdeki var olma suçluluğunu, sorumluluğunu atacağımı düşünüyorum, geceden sonra ufalmadığım, ezilmediğim için ufalanlara, ezilenlere karşı sorumlu hissediyorum kendimi.

O kara gece, ilk birkaç saniye ne olduğunu anlamlandıramadığım sarsıntıyla uyandım. Uyku sersemliğiyle rüya mı gerçek mi arasında kaldım. Babamın uyuduğu küçük odada annemle göz göze geldik. Önce tamam korkmayalım deprem oluyor dedik yerimizde kaldık. Deprem şiddetini arttırdıkça eşyalarımız devrilmeye başladı, annem yüksek sesle dua okumaya başlayınca durumun ciddiyetini farkına vardım.

Geçmedi saniyeler yıl gibi uzun sürdü. Boy aynasını ayağımla tutup babamın üzerine devrilmesine engel olduğumu hatırlıyorum. Yukarıya doğru bakıp ‘’Yeter dur artık!’’ diye çığlık attığımı hatırlıyorum. Babamın korkulu gözlerini, çaresizliğini hatırlıyorum. Ona sarıldığımı, yüzünü okşadığımı ‘’Korkma’’ dediğimi hatırlıyorum. Gözlerimizle sessizce vedalaştık adeta, sessizce vedalaşmanın ne demek olduğunu o an anladım…

Sessiz vedalaşmalar vardır…

Sevilmenin, merak edilmenin, kaybetme korkusunun ne demek olduğunu merak edilince anladım…

Yolumun öylesine kesiştiği, uzun yıllardır iletişimde olmadığım insanlar tarafından merak edilmenin ne demek olduğunu anladım. Çaresiz olmanın ne demek olduğunu, Hatay’daki arkadaşıma günlerce ulaşamadığımda yaptığım telefon konuşmalarından anladım. Artçı depremlerde, en fazla kaç kişiyi nasıl kurtarabilirim diye zihnimden geçirirken süper güçlerimin olmasını diledim.

10 saniyeyle hayattayız. O kara gece 8-10 saniye daha uzun sürseydi hayatta olmayacağımızın farkındayım. Anların, saniyelerin ne kadar uzun olduğunun farkındayım.

Sevilmenin, merak edilmenin, kaybetme korkusunun ne demek olduğunun farkındayım…

Var olmak ile yok olmak arasındaki pamuk ipliğine bağlı hayatımın, farkındayım. Bu farkındalıkla hayata karşı daha sorumlu hissediyorum kendimi…

Bazı farkındalıklar can acıtır…

Yazan: Eylül Deniz (Rumuz)