Skip to content Skip to footer

Danya Keser

Her şeyi hatırlıyorum; öyle bir hatırlama hali ki bu iliğime kemiğe bulaşmış sanki. Bir parçam olmuş benimle gidiyor gittiğim her yere, benimle nefes alıyor benimle yaşıyor. Önceleri yaşamamalı gibi geliyordu, oysa şimdi anladım ki yaşaması gerekiyor. Çünkü en az benim kadar gerçek; bu acı her zerresiyle çok gerçek. “Asrın Felaketi’’ diyorlar yaşadığımız şey için ama onun edilememiş vedaları, yarım bıraktığı eksik bıraktığı anları, bizden alıp götürdüğü anları var. Akla her geldiğinde sanki zaman hiç geçmemiş gibi gelen bir tarafı var; asrın felaketi değil asrın biz geride kalanlara bıraktırdığı bir dolu karmaşa var.

Her şeyi hatırlıyorum, unutmak istemiyorum çünkü unutursam kaybettiklerim tamamen yok olacakmış gibi hissediyorum; etim, kemiğim kadar gerçek benim yaşadıklarım. Her pazar günü yaptığım gibi başladım hayata, aynı standart içerisinde. Aynı hazırlıkları yaptım ertesi gün gideceğim işime; aynı yatakta uyudum yıllarca yaptığım gibi ve aynı şekilde devam eden bir yapılmış ve yapılacaklar listesiyle koydum başımı yastığa. Güzel rüyaların içerisindeyken koca bir kabusa uyandık. Sadece bağıran insan seslerinin, yağan yağmurun çakan şimşeklerin arasında yan odada kalan annemin babamın iyi olması için kardeşimle birlikte yaptığımız o konuşmaların sesi, ne olduğunu anlayamadan birinden gelen “deprem” kelimesi. 

Haber alamadığım her insan için hissettiğim acıyı, aylar sonra bulduğum o mezarlıkları, mezar taşları üzerinde yazan isimleri tek tek okurken lütfen olmasın dediğim anı, ihtiyaç sahibi olmanın çaresiz kalmanın ne demek olduğunu hatırlıyorum. Geçmişimi kaybetmişken yeniden tutunmak için hayata verdiğim çabayı, iliğimde, kemiğimde benimle birlikte var olan 6 Şubat’a dair her anı ve acıyı hatırlıyorum. 

Yıllarımı birlikte geçirdiğim ve hala ne yaşadıklarını bilmediğim insanları, insanlara yardım etmek için kilometrelerce uzaktan gelip ekipmanları olmadığı için çaresizce enkaz başında duran o arama kurtarma ekiplerini, enkazların başında sevdiklerine ait ufak bir parçayı bile bulabilmek umuduyla günlerce yağmurun, soğuğun altında bekleyen o insanları, “en azından ben çocuklarımı gömebildim” diyen annenin kendi acısını bir nebzede azaltmak için ettiği duayı hatırlıyorum. 

6 Şubat’ta sadece bir deprem yaşamadık; bizler sonrasında her yerde her anlamda hayatta kalabilmek için savaş vermek zorunda kaldık. Biz bu savaşta yenik düşmeyelim diye her an yanımızda olmaya çalışanları da hatırlıyorum. Çünkü hatırladıkça sahip çıkıyorum; kendime, kayıplarıma ve anılarıma…..

Yazan: Danya Keser